Mavi önlüklerimizi giyer, etrafında mavi ip ile işlenmiş, üzerinde A.B.C deseni olan beyaz yakalarımızı takardık. Annemizin beslenme çantası diye hazırladığı biraz ekmek varsa biraz peyniri, zeytini de alıp okulun yolunu tutardık.
Okula vardığımızda önce "Andımız"ı okur, ardından sınıflara geçerdik.
Öğretmen yoklama yaptıktan sonra bir gün önce verdiği dersi kimin yapıp yapmadığını kontrol etmek için herkesi teker teker yanına çağırıp dersini yapana yıldızlı imza atardı.
O zaman yıldızlı imza almak bir öğrenci için mutluluk verici bir şeydi. Sadece mutluluk da değil. Çok ötesi, kelimelerle anlatılmayacak bir şeydi.
Yapmayan da türlü türlü bahaneler bulup öğretmene sayardı. İşte misafir vardı, elektrik yoktu ya da defterimi evde unuttum derdi ve öğretmenin o unutulmaz akıllarda kalan cevabı gecikmezdi "Kendini de unutsaydın."
Güzel bir çocukluğumuz vardı bizim. Teneffüste oynadığımız oyunlarımız vardı, okulda yerli malı haftası vardı ama büyüdükçe anladım ki okulların kılık kıyafetinde hep bir eşitlik vardı.
Çünkü o zamanlar imkanlar kısıtlı ve yoksulluk vardı. Alabilen var alamayan vardı. Bundan dolayı her zaman önlük denildi. Büyüdükçe anladım neden mavi önlük giyildiğini. Tabi ondan önce siyah vardı. Ben ona yetişmedim ama hep anlatırlardı.
Bir de ilk sınıf öğretmenimiz vardı. İnsanın ilk aşkını unutmaması gibi unutamadığı sınıf öğretmeni. Benim ilk sınıf öğretmenim, çok sevdiğim ve bana okuma yazmayı öğreten, bana harfleri öğreten değerli öğretmenim İnci KAVAK’tı.
Buradan kendisine sevgi dolu selamlar gönderiyorum.
Okul çıkışı babamızın çırak diye verdiği berber, terzi, fırın vs. bir meslek sahibi olmak için gittiğimiz çalışma yerinde ustaya karşı gelmek gibi bir şansımız yoktu. Çünkü çırak olarak verildiğimiz gün babamızın söylediği o söz gelir aklımıza “Eti de senin kemiği de.”
Korkardık ve her işi yapardık. Küçücük boyumuzla koca fırçayı alıp yerleri süpürmeye başlardık ilk iş olarak, tabi fırça boyumuzdan uzun olunca iş biraz daha da zorlaşırdı ama yine de yapardık. Benim ilk iş deneyimim bir berberin yanında çırak olarak başladı. O zamanlar çok küçüktüm. Bir gün oyun oynamaya daldım, ustam bana seslenirken ben duymadım.
Tabi oyun bitti ben dükkana gittim ve ustam bana çok kızmış hatta tokat atmıştı. Ama tabi bunu kimseye söyleyemezdik çünkü o ustaydı.
Eskiden ustaya karşı gelinmezdi hatta dövdüğü zaman işi bırakıp babamıza şikayete gittiğimiz zaman bir de babamızdan dayak yiyip geri dönerdik. Şimdiki zamanda ise öyle değil. Kimse kimseye bir şey diyemez oldu ve çırak yetiştirilemez oldu. Bir çok meslek bu yüzden kaybolup gitti...
Küçükken daha mutluyduk sanki! Arkadaşlık bağı vardı kardeşlikten öte bir bağ. Öyle telefon, tablet, bilgisayarlarımız yoktu bizim. Misketlerimiz vardı, tasolarımız vardı. Her gün olmasa bile arada bir babamızın verdiği harçlıklarla bakkal amcanın yanına gidip aldığımız misket ve tasolarla oynardık. Ya da mahalle de oynadığımız oyunlarımız vardı saklambaç, yakalamaca, yakan top, yedi taş, mahalle maçlarımız vardı, gol atınca sevinçten mahalleyi inlettiğimiz maçlarımız vardı.
Şimdi ki nesillere baktığım zaman ise arkadaşlık bağı yanı sıra aile bağları kopmuş, teknolojik aletlerin esiri olmuş bir gençlik görüyorum. Elbette ki çağımız teknoloji çağı, bunu kullanmamız gerekiyor ama hiçbir zaman esiri olmamalıyız.
Yorum yazarak Mardin Haber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mardin Haber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Mardin Haber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Mardin Haber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Mardin Haber Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mardin Haber Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Mardin Haber Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Mardin Haber Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.